Bilek Güreşi Gücü Belirler Mi? Şimdi Ciddiyetle Cevap Veriyorum
Bilek Güreşi: Göz Var Nizam Yok
Bilek güreşi… Kim sevmez ki? Bir arkadaş ortamı, biraz kahkaha ve elbette bir ‘güç testi’ için mükemmel bir fırsat! İzmir’deki sıcak yaz akşamlarında, evde arkadaşlarla vakit geçirirken birden “Bilek güreşi yapalım!” diye bir öneri geldiğinde, insanın içindeki rekabet ruhu bir anda devreye giriyor. Kafamda o an sadece bir düşünce beliriyor: “Yine mi ben kaybedeceğim? Hayır, bu sefer farklı olacak!” Ancak bir yandan da iç sesim, “Yok ya, bu kadar basit değil. Bilek güreşi gücü belirler mi, gerçekten?” diyordu.
İç sesimle savaşırken, arkadaşlarım masada en az bir kırgınlık yaşanacak kadar heyecanlı bir şekilde yerlerini alırken ben de gözlerimi devirdim. Bilek güreşi… Tam da bu noktada “Güç her şey midir?” sorusuna odaklanıyorum. Zaten birkaç ayda bir yapıldığında, ben kaybetmekten sıkılmadım da ne zaman eğlendim ki?
Düşünmeye Başlıyorum: Bilek Güreşi Gücü Belirler Mi?
Evet, hepimiz biliyoruz: Bilek güreşi, sanki küçük bir adamın egosunu yerle bir etmek için tasarlanmış bir oyun. Hani, ilk başta kendinize güvenirsiniz, ama bir bakmışsınız karşınızdaki kişi – ki genellikle bu kişi, spor salonuna yazılmaya karar vermiş ya da son zamanlarda “Bilek güreşi yapalım” diye ısrarla öneren biri oluyordur – tek hamlede sizi alt etmiş. “Neden ben?” diyerek kafanızı yere eğiyorsunuz. Ama işte burada, bu içsel çatışmada asıl soruyu sormak gerek: Bilek güreşi gücü belirler mi?
Kendime her seferinde şunu hatırlatıyorum: “Bilek güreşi, kuvvetli kaslarla ilgili değil, stratejiyle de ilgili olabilir!” Şimdi bunu kendime söyledikten sonra daha bir güvenle karşımdaki arkadaşımı izliyorum. İçimdeki düşünce “Bu sefer gerçekten kazanacağım” dedi ama dışımda kaslarım gergin. İçimden bir ses daha: “Bilek güreşi gerçekten gücü belirliyor mu, yoksa sadece eğlencelik bir şey mi?”
“Hayır, bu sefer seni yeneceğim!” diye bağırırken, masada diğer arkadaşlar gülmeye başlıyor.
Biraz Ciddiyet, Biraz Mizah
Ve işte başlıyoruz. Herkes dikkatli, herkes kazanmak istiyor. O an, bana sanki vücutla değil de ruhla bir şeyler yapıyormuşum gibi geliyor. Bilek güreşi gücü belirler mi, yoksa strateji mi? Durum iyice karmaşıklaşıyor çünkü aslında ben şu an hem fiziksel olarak zorlanıyor, hem de kaybedecek olmanın psikolojik yükünü taşıyorum.
Tam o sırada içimden bir ses yine devreye giriyor: “Evet, bu kadar düşünmek de gereksiz, ama hadi bakalım, bu sefer belki de hileli bir şeyler yapmalısın!”
Bilek güreşi sırasında karşımda duran arkadaşım, sağ koluyla baskı yaparken, ben de sol elimin son kalan gücünü kullanmaya çalışıyorum. O sırada “Bilek güreşi gücü belirler mi?” diye kendime soruyorum. Hani gerçekten bir insan sadece kuvvetle mi kazanır? Ya da belki biraz psikolojik savaş da gerekiyor?
İçimden bir ses, “Hayır, sen zaten şanslısın, o daha güçlü ama sen biraz moral vermeyi becerebilirsin!” diyor. O sırada gülümsüyorum.
“Ya tamam, ne olacak, seni bir kere yeneceğim,” diyorum ve her şeyin biraz daha eğlenceli hale geldiğini fark ediyorum.
Final: Kaybetsem De, Kazandım!
Sonuçta kaybettim. Yine kaybettim. Ama kaybettiğimi kabul etmek, benim için aslında kazanmaktan çok daha değerli. Çünkü bu, bilek güreşi değil, gerçekten bazen gücü belirlemenin ne demek olduğunu anlamama yol açtı. Kaybettikçe gülümsediğimde, arkadaşlarım bana biraz daha garip bakıyorlar. İçimden “Bu kadar ciddiyet yok, hadi biraz daha eğlenelim,” diyorum. Çünkü oyun her ne kadar bir güç testi gibi görünse de, aslında gerçek kazanç burada.
Bilek güreşi gücü belirler mi? Bence, bir parça evet ama bir parça da hayır. Çünkü gücün ötesinde, kaybetmeyi kabul etmek ve eğlenmeyi bilmek bence daha önemli. Kimse kazanamayacak kadar güçlü değil, herkes kaybedebilir ve eğlenebilir. Bilek güreşi gerçekten gücü belirlese de, kaybetmekle ilgili hissettiğimiz duygular, bu oyunun asıl kazancı.
Bundan sonraki sefer, bir tur daha kaybetmeyi kabul ederken, kesinlikle “Bilek güreşi gücü belirler mi?” sorusunun cevabını daha iyi bileceğim. Ve evet, yine kaybedeceğim, ama bu defa gülmeyi daha çok öğreneceğim.