Trolling Sistemi Nedir?
Hayatımda birkaç olay oldu ki, insanın dünya hakkında düşüncelerini tamamen değiştirebilir. Kimisi bana mutluluk getirdi, kimisi de beni derin hayal kırıklıklarıyla sarhoş etti. Ama içlerinden biri var ki, hâlâ ruhumda derin izler bırakıyor. O olay, Trolling Sistemi’ni anlamama neden oldu. Belki de çok geç anladım, ama anlayışım içimi kararttı, bir o kadar da uyanmamı sağladı.
Kayseri’de Bir Gün
Benim için Kayseri, hem güvenli bir liman hem de yaşamanın çetin olduğu bir yer. Kayseri’nin dar sokaklarında yürürken, insanın rüzgarın sesini ve o meşhur pastırmanın kokusunu hissedebilmesi, bir yandan kalabalıklara karışmak, bir yandan da tek başına olmak bir parça zorlayıcı olabilir. Ama ben hep sevmişimdir bu şehirdeki yalnızlıkla, insanların arasında kaybolan o küçük, kaybolmuş hissi.
Bir akşam, akşam yemeğimi yerken sosyal medyada gezinmeye başladım. O an kayıtsızca ilerlerken, bir arkadaşımın paylaştığı bir gönderi dikkatimizi çekti. “Trolling Sistemi nedir?” diye bir yazı vardı. Başlık, bana ne olduğunu anlatıyor gibi duruyordu, ama içeriğini anlamak biraz zorlayıcıydı. Herkesin yorumları, durumu tartışan cümleleri… İçimden biri, “Bunu öğrenmelisin,” diye fısıldadı.
Bir Anın Ardında
Bu yazıdaki her bir cümle beni içsel olarak uyandırdı. Başta basit bir sosyal medya gönderisi gibi göründü. Ama sonra bu kavramın ne kadar derinlere gittiğini fark ettim. Trolling Sistemi, insanları bir hedefe koyup, o kişilerin duygularıyla oynamak, onları manipüle etmekti. Bu kadar basit ve aynı zamanda derin bir şeydi. Hayatımda o kadar çok kez benzer şeylere tanık olmuştum ki, o an hepsi gözümün önünde canlandı.
Bir gün okulda, genç bir arkadaşımın gözlerindeki boşluğu fark ettim. Evet, o gülümsüyordu, ama gözleri bana başka bir şey anlatıyordu. O kadar anlamlı ve o kadar içten bir gülümseme değildi. Gerçek bir duygu, bir duvarla gizlenmişti. Sonra öğrendim ki, bu arkadaşımın sosyal medyada şiddetli bir şekilde hedef alınan bir kişi olmuş. Şakalar, küçük iğneler, alaylar… Her şeyin bir sınırı vardı, ama o sınırlar giderek kayboluyordu.
Hiç Bir Şey Aynı Değil
Trolling Sistemi sadece bir kavram değildi. Beni derinden sarstı. İçimde bir boşluk oluşturdu. Herkesin sosyal medya alanında birbirine benzediği, birbiriyle savaştığı bir yerdi burası. Herkes birbirini test etmek için zaman harcıyordu. “Biraz şaka yapalım,” diyorlardı. Ama gerçekte ne kadar acımasız olduklarını anlamıyorlardı. İnsanların duygularıyla oynanması, bozulmuş bir toplumun sadece küçük bir yansımasıydı.
Sosyal medya üzerinden bu olayları anlamak kolay değildi. Çünkü bir ekranın arkasında olduğun için, birinin gerçek duygularını gerçekten hissedemezsin. Ancak, o an ne kadar umutsuz ve yalnız olduklarını hissetmek zor olmamalı. Biz gençler, her gün birbirimizi deniyorduk. Kim daha güçlüydü? Kim daha çok insanı etkilemişti? Kim daha büyük bir gülüşe sahipti? Ama aslında bu sorular hiçbir zaman doğru cevapları almayacaktı.
O An
Bir akşam, dışarıda bir kahve içerken, birden sosyal medya üzerinden gelen bir bildirim dikkatimi çekti. “Arkadaşın seni etiketledi,” yazıyordu. Hızla o gönderiye baktım. İğrenç bir şekilde alaycı bir yorumdu. O an, içimde derin bir çöküş yaşadım. Bir yabancı, belki de hiçbir şey bilmeksizin, bir insanı bu kadar kolayca yargılayabiliyor muydu? Trolling, işte tam da bu noktada devreye giriyordu. Bu sadece online bir şaka değildi; bu, insanların duygularıyla oynamaktı. Ve ben, o an, bu duygusal manipülasyonu derinden hissetmiştim.
Ama zamanla anlamaya başladım. Trolling Sistemi aslında, insanlara gücü elinde tutmayı, başkalarının acılarından haz almayı öğreten, yüzeysel ve acımasız bir davranış modeliydi. Ve ne yazık ki, ben de bazen bu sisteme hizmet ediyordum, istemeden de olsa.
Sonuçta Ne Oldu?
O günden sonra, hayatımda bir şeyler değişti. Trolling Sistemi’ni anlamıştım ve bu bana bir nevi uyanış sağladı. Sosyal medya ile olan ilişkimi yeniden değerlendirmeye başladım. İnsanlar daha insancıl, daha merhametli ve daha anlayışlı olabilirlerdi. Gerçek duygulara değer veren bir dünya arayışına girdim. Ne yazık ki, herkes bu değişimi istemeyebilir. Ama ben, en azından kendi içimde, daha empatik bir insan olmayı seçtim.
Sonunda, Kayseri’nin soğuk rüzgarları bile biraz daha sıcak geldi. Bir şehri terk etmek kolaydır, ama bir insanın içinde değişen duyguları yakalamak, o insanı gerçekten büyütür. Bu süreçte, sosyal medyadaki alayları, şakaları ve manipülasyonları bir kenara bıraktım. Kendi yolumu buldum. Ve belki de en önemli şey, insanlara gerçekten değer vermekti.